Türkiye’nin AB’nin 50. yıl kutlamalarına davet edilmemesi üzerine bir açıklama yapan Abdullah Gül, “Bu konu zaten çok konuşuldu. Beni o kadar da ilgilendirmez. Kendi işimize bakıyoruz. Böyle şeylere takılmıyoruz. Yapmamız gereken çok işler var. Onlarla ilgileniyoruz.” şeklinde konuşup ardından da Türkiye’nin kendisini “pazarlamaya” ihtiyacı olmadığını ifade etmiş. Aslında, AB’ye ince bir gönderme yapmaya çalışan Gül’ün, bu cümle ile pazarlamayı hafife aldığını ve pazarlamayı hafife almanın hiçte iyi sonuçlar vermeyeceğini hatırlatmak isterim. Neyse ki, Başbakan pazarlamaya inanıyor.
Türkiye’nin Pazarlamaya İhtiyacı Yok mu?
4 Nisan 20070
İlgili Yazılar
27 Temmuz 20060
Dünyayı değiştirmek bize mi kaldı?
Bu hafta elimde iki kitap var. Biri başlarken diğeri bitiyor. Birinde giriş alıntısı, yekdiğerinde bitiş alıntısı, iki söz vardı. Güzel bir uyum olduklarını düşündüğüm için, ikisini de yazacağım.
Read More
16 Mayıs 20070
Küresel Isınma İçinde Pazarlama Fırsatları Var mı?
Önce "Globalleşme" geldi dilimize. Küreselleşme diye oturdu şükür. Şimdilerde de bir küresel ısınmadır gidiyor. Filmler, haberler, konuşmalar, seminerler, reklamlar... Geçen bir haber kanalında, İstan
Read More
Comment here