Son yıllarda artan eğitim alma, eğitim verme furyası sanırım en karışık ve monoton günlerini yaşıyor. Eğitim ve danışmanlık veren firmaların çokluğu dahası hepsinin birbirinin kopyası gibi durması bunu gösterir nitelikte. İki kelimeyi bir araya getiremeyen insanların eğitimci olduğunu söylemeye cüret ettiği ve eğitim-danışmanlık hizmeti verdiği bir zamandayız.
Şirketlerin her şeyi bildiğini sandığı, eğitim ve danışmanlık hizmetlerine burun kıvırdığı günleri mazi yapmak yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bu kuşkusuz çok güzel bir şey. Kurumsal ya da bireysel eğitimler sonunda beklentimiz; personelin ya da bireyin daha nitelikli ,daha verimli olmasının sağlanmasıdır. Bu da ancak çok iyi ve devamlı eğitimlerle sağlanabilir.
Çok iyi eğitimler kişiyi harekete geçiren, davranış değişikliğine zorlayan eğitimlerdir. Yerli yersiz alınan “Zaman Yönetimi” eğitimlerinin sonuçsuz kaldığını öyle çok gördüm ki. Bizim ülkemizde işe yaramayan eğitimlerden biri olduğu apaçık. Ama ısrarla hem bireyler hem de kurumlar bu eğitimi alırlar.
Birçok kurumun artık eğitime doyduklarını, farklı eğitimler aradıklarını da az duymadım. Sanki aldıkları tüm eğitimler yerini bulmuşta yeni ve sıradışı eğitimlere sıra gelmiş gibi. Firmaların bünyesindeki eğitim sorumlularına düşen yükün ağırlığından bahsediyorum. Özellikle belediyeler, STK’lar, dernekler, vakıflar, okullar, kamu kurumları eğitim alma noktasında daha dikkatli olmalı.
Şimdiye dek aldığım eğitimlerin hemen hemen hepsini hayatımda uygulamaya çalıştım. Eğitimcilerimle hala görüşürüm. O eğitimcilerin kimler olduklarını buradan fırsat buldukça anlatacağım. Aslında bu bir vazife. Kaliteli eğitimcileri ön plana çıkarmazsak, eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin çivisi çıkacak gibi.
Comment here