Karşı sandalyede oturan ve sürekli bana sorular soran 9 yaşındaki kız çocuğu beni nasıl korkuttuğunu bilse, mutluluktan uçardı herhalde. Tamam ben de 9 yaşında süper sorular soran, cin gibi bir çocuktum ama bu devrin çocukları ile kendimi kıyaslamak mı? Yo yoo, ben bunu yapamam. Bu devrin çocukları karşısında saygıyla eğiliyorum. Internet, bilgisayar, cep telefonu, e-kitaplar, e-dergiler.. ile doğdular onlar. Teknoloji ve bilgi onların en yakın dostu. Her konu hakkında fikirleri ve bu fikirleri ifade etme yetenekleri var. Adını sorduğum küçük kız, cevap olarak bana bir soru sordu. Neyse soruyu bilemedim ve o cevabı pardon adını söyledi. Ardından ne mezunu olduğumu ve işimi.
-Hımm! Demek pazarlamacısın. Türkçen kaçtı okulda senin?
-10
-10 mu? 100 üzerinden mi?
-Hayır 10 üzerinden.
-Pazarlama ile okuldaki Türkçe notum arasında nasıl bir bağ kurdun peki?
-Türkçen iyi değilse nasıl pazarlamacı olacaksın ki? Peki sen beden dilini nasıl kullanıyorsun?
-(Lanet olsun ya! Sana ne! desem, çocuk bu, cevap vereyim vermesine de ne diyeyim?)Sanırım beden dilim ile ilgili de pek bir sorunum yok.
-Peki bakalım matematiğin nasılmış? 5 birlik 6 onluk 7 yüzlük kaç eder? 5 saniyen var.
-Anlamadım!?!
-O hooo, ben bu soruyu 5 saniyede biliyorum.
-Peki imtihan bitti mi bayan pazarlamacı ölçer hanımefendi? (Ben bizim bloggerları da sana getirsem iyi olacak. Not verirsin artık.)
9 yaşımda iken pazarlamacı olduğunu söyleyen birine bunları sormazdım gibime geliyor. Daha nahif, daha çocuk sorularla dalardım muhabbete. Ama onlar başka. Hem de bambaşka. Kocaman insanlar bile pazarlamayı anlamazken, küçük bir kız çocuğu işi çözmüş görünüyor. Bu nedenle onların dünyasının egemen olacağı günlere doğru yürürken, korkmuyor değilim. Pazarlama nasıl olacak bir düşünsenize?
Yeni nesil kolay memnun olmuyor, tüketici bilinci çok yüksek, şımarık, sürekli arzulu ve değişikliği seviyor. Onların ilgisini çekmek için şaşırtmak gerek. İlgisini çekemeyen ürünü, hizmeti benimsemiyor. Benimsediği ürünü, hizmeti, markayı biranda değiştirebiliyor. Her şeyin en iyisi olsun istiyor. Kolay hata yapmıyorlar. Yani bir düşünsenize, eskiden çok talepkar insanlar başlarını hep belaya sokardı. Bu belaların telafisi için Yeşilçam az film çekmedi:) Geleceğin müşterisi gassalın elinde meyyit olmayacak! Üretici, müşteriye bağlı olacak. Daha kişisel üretimler söz konusu olacak. Aslında bunlar ufak ufak başladı bile. “Kendi pantolonunu yap” projesi ile Levi’s en sevdiğim örnektir. Geleceği yönetmek! Şimdiden müşterileri tanımak ve planları bunun üzerine kurmak gerek. Bu çocuklar canımızı okuyacak!
Not-1: Hepinize güzelliğin, esenliğin, huzurun efil efil olduğu bir bayram dilerim.
Not-2: Karnavalıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür eder, haftaya karnavalımızın Güzel İnsan Prof. İsmail Kaya’da olduğunu hatırlatırım.
Comment here