Yaklaşık 1 hafta önce Levent’te, reklamverenini anımsamadığım bir çamaşır makinesinin outdoor çalışmasına saldıran insanları gördüm. Bir elde ne kadar çok çamaşır yıkandığını göstermek için caddedeki iki ağaca ip germişler. İpe çamaşır sermişler. Ağaçların hemen yanındaki rakette ise makinenin reklamı yer alıyor. İptede t-shirtler, elbiseler, pantolonlar var.
İki adam ellerinde uzun uzun sopalarla o elbiseleri almaya çalışıyorlardı. Meyve toplamak için dallara sopa ile vurmak fikrine öykünerek onlarda sopayı mahir mahir sallıyorlar ve düşen çamaşırları almaya çalışıyorlardı. Ara ara ağaca hatta rakete tırmanmaya kadar ileri gittiler. Bunca gayretin semeresini aldılar mı göremeden eve vardım. Yaptıklarına vandalizm mi aşırma mı yağma mı ne desem bilemedim. Sizce yaptıkları vandalizm miydi, hırsızlık mı yoksa göz hakkı almak mıydı? Ben bilemedim açıkçası.
Bildiğim bir şey varsa o da reklamverenleri bu tip uygulamalara ikna etmenin zor olduğudur. Üstüne üstlük her semtte bu uygulamaları yapamazsınız. Sınırlı mekanlarda, üstüne bir de bu tip engellerle yaratıcılığınızı çok çok zorlamanız gerekir. Gerilla uygulamaları çok sevsem de gerilla geri dönüşlerden de ürkmekteyim açıkçası. Otobüs durağının bile çalındığı haberlere aşinayım çünkü.
Vandallık veya akım olarak Vandalizm, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.
Vandal diye tanımlanan bir kişi; kırma, parçalama, yok etme, kesme, yakıcı madde atma, boya atma yoluyla sonucunu bilerek, başkasının ya da kamunun sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir maddeye (örneğin, okul araç-gerecine, müzede sergilenen tarihsel bir yapıta, resim galerisindeki bir tabloya) zarar verir.