Saat 17:00’ye geliyordu. Karakola gitmeyi gözüm kesmedi. Zaten IMEI numaramı yazdığım kağıdı da bulamadım. Dünyanın en mütevekkil ve teknolojik insanı gibi, Üsküdar Emniyet Müdürlüğü’ne durumu anlatan mail attım.
Telefona mı sim kartıma mı daha çok üzüleyim diye bir seçim yaptım. Sim kartım açık ara öne geçti. 11 yıldır onu hiç değiştirmemiştim. Hatta burada lafı bile geçmişti kaç kere. Vodafone abonesiydim ve numaramı da, operatörümü de çok seviyordum. (Son zamanlarda geyik kampanyasını müşteriden söke söke aldığını düşünsem bile.) Vodafone’yi aradım. Numaranın yasal sahibi olmadığım için, numarama sonsuza dek elveda dememi istedi çağrı merkezindeki şirin sesli hanımefendi.
Mütevekkil halimi hala koruyordum. Çünkü tüm bu olanların nedeni Carte d’Or’un dün akşam kendime dur demeden yediğim Kurabiye Güzeli ve bugün Yöre’den görmemiş gibi aldığım Çikolata Karnavalı idi.
* Eğer dün o dondurmayı yemesem, bugün kendimi alışveriş merkezine atacak bir nedenim olmayacaktı.
* Eğer dün o dondurmayı yemesem; ne ben 11 yıllık numaramdan ve cep telefonumdan olacaktım, ne de (şimdi) cep telefonumun zilyedlik hakkını elinde tutan ve 250-300 Liraya tamah eden kişi hırsız damgası yiyecekti.
Suçlu tamamen Carte d’Or’dur ve bu hatayı en kısa zamanda telafi etmelidir.
Size gelince; ayağımı yerden kesecek bir model için yanlış zamanlama (İtiraf ediyorum, herkes duysun; İşten ayrıldım bu ay başında.) olduğundan, bana işe yarar bir cep telefonu önerir misiniz? Acilen. (Hayır efendim, sinirli ve gergin değilim. Değiiilim!)
Ohh be:)