Ekonomik krizle birlikte ciddi bir sorunla yüzleştik: İşsizlik. Hem ne işsizlik! Eskiden ortalama ya da daha altındakilerin etkilendiği işten çıkarmalardan bu kez kalifiye insanlarda nasibini aldı. Üstelik tüm dünyada. Birden bire yetenekli, nitelikli birçok kişi işsiz kaldı. Doğal olarak iş aramaya başladılar. Eskisi gibi süper maaşlarla çalışamayacakları ortada olan bu kesim firmaların da gözünden kaçmadı.
Kendi bünyesinde çalışanlara sürekli gözdağı vererek, “Bak kimse yeri doldurulamaz değil. Gideceksen git senden daha iyileri dışarıda.” göndermelerinde bulunup, stresli çalışma ortamlarına neden oluyorlar.
Burada başka ve daha büyük bir sıkıntı ise eğer çok yetenekli iseniz, iyi yerlerde iyi tecrübeler edinmişseniz işe alınmıyorsunuz! Evet evet alınmıyorsunuz. Çünkü firmayı, sizi seçecek insanları korkutuyorsunuz. İşe alım sürecinden bu nedenle elenen öyle çok arkadaşım var ki ne denir bilemiyorum.
Birkaç hafta önce iş aradığını söyleyen ve CV’si bana iletilen biriyle aramızda geçen konuşma beni epey düşündürmüştü. Arkadaş sektörel bir derginin editörü. Yabancı dili yok. 2.500 TL civarında maaş alıyor. Derginin adı çok bilindik değil. Hatta unuttum:) Ama arkadaş çalışma ortamını sevmediği için ayrılmak istiyor. Ben içimden “Ya Hu! iyi dergilerin editörleri bile senin kadar para almıyor. Üstelik çok çok yetenekliler. Sadece marka oldukları için yetenekli çok arkadaşım oralarda çalışıyor ama doğru dürüst para alamıyorlar.” diye geçirip, hadi hakkında hayırlısı, deyip geçiştirdim.
Buradan hareketle büyük firmaların, marka yerlerin personelini, firmanın prestiji yeter sanıp komik maaşlarla çalıştırmalarına bir anlam veremiyorum, yakıştıramıyorum.
Comment here