Bir mağazaya girdiğimde satış personelini bıktırdığım “Keşke daha uzun eteği olsa idi. Keşke renk alternatifi çok olsa idi. Keşke şu pantalonla, şu ceketi kombine yapabilse idim…vs” isteklerimi orada karşılanmış olarak görmek, benim için gerçekten büyük mutluluktu. Ceketlere bayılırım ama takım elbiseleri bozma lüksünü tanımaz her mağaza. Ya da bir kıyafette bir parçayı, diğer kıyafette başka bir parçayı kombine etme lüksünü. Ama Crispino’da bunu yaşadım. Üstelik 36 beden takıntısı olmayan kıyafetler hem çok şık, hem çok hesaplı hem de her yaşa uygun.
Ben Crispino ile ilgili olarak böyle düşünürken, yaz sezonu için “Acaba nereden yazlık bir şeyler baksam?” diyen herkesi de oraya yönlendirdim. Bunlardan biri de oldukça zor beğenen ve bu nedenle yılda ancak birkaç kıyafet alan Zeren Hanım’dı. Okmeydanı’ndaki outletten geçerken, ben aklına gelmişim ve mağazaya girmiş. Öyle güzel şeyler almış ki, onu şaşırtan hem güzel şeyler olması hem de fiyatının reddedilemz cazibesi olmuş. Aldığı güzelim kıyafetlerinden birini, katıldığı bir konferansta giyinmiş. Konferans konuşmacılarından birisi de Ümit Meriç imiş. Konuşması bitince Meriç, Zeren Hanım’a yönelerek ve tüm salonun duyabileceği bir ses tonu ile;
-Konuşmam boyunca gözüm kıyaftinizde kaldı. Ne kadar zarif, ne kadar hoş bir kıyafet. Nerden aldığınızı sormak istiyorum ve rica ediyorum ayağa kalkın da tüm salon görsün.
Ne diyeceğini şaşıran Zeren Hanım, Crispino diyor ve o esnada onun tavsiyesi ile aynı mağazadan aldığı kıyafetleri taşıyan başka bir arkadaşını gösterip;
-Bakın bu da Crispino’daki bir başka ürün deyip, salondan epey ilgi ve alkış alıyor.
Crispino bizim dilimize düştü ve böyle bir womm rüzgarı başladı. Darısı diğer markalara.