Firmalar taleplerin üzerinde çeşitliliğe gidince müşteri ne yapacağını şaşırdı ilkin. Sonra seçmeye başladı.Seçiyordu ya aklı da karışmıyor değildi. Düşünmeye vakit bulamıyordu. Çünkü yeni şeyler, yepyeni şeyler, ultra yeni şeyler segmentlere bölünüp pazardaki yerini büyük bir hızla alıyordu.Tüketici sürekli bir şeyler alıyordu. Dedim ya aklı karışıktı. Bazen ihtiyacı olmayan şeyleri alıyor ve sonrasında kendine çok kızıyordu. Bazen de, gelecek ihtiyaçlarını karşılamış olarak buluyordu kendini ve övünüyordu. Bu karışıklığın sonucu olarak, üretici, sadık müşteri oluşturma konusunda zorluk çekiyordu.
-Kaliteyse kaliteliydi
-Fiyat avantajıysa, avantajlıydı.
-Ürün çeşitliliğine diyecek yoktu.
-Satış sonrası destekleri bir harikaydı.
-Teknoloji takipleri tamdı.
.
.
Bla bla bla. Müşteri daha ne istiyordu ki? Hep onları tercih etse ya! Kazın ayağı bambaşkaydı artık. Kimbilir, belki de kendi kazdığı kuyuya kendi düşmüştü üretici!
Neyse o konuyu da aşmıştı firmalar. 6, 12, 18, 24, 36, 48..vb ay taksitli satışlar neticesinde bir çok sadık(?) müşterisi olmuştu. Bir dönem abarttıklarını onlar da kabul ediyorlar. Hani ekmeği bile 6 taksitle satmaya çalışmışlardı. Ama o kadarcık kusura da bakılmaz ki canım! Hem firmalar müşterisi için vardır! Müşteri istekleri önemlidir. Müşteri her şeydir! Ailemizden bir parçadır müşteri. Her yıl SMS atar ve doğumgününü kutlarız.
YETER ARTIK!
-Her firmayı kişiler oluşturur ve kişiler üretici, hizmet sağlayıcı konumlarda bile olsalar, aynı zamanda birer müşteridirler.
-Firma olarak kendinizi müşterinin yerine koyabilirsiniz ama müşteri bu empatiyi yapamaz. Kaldı ki, yapmak zorunda da değildir! Ama üretici, mal-hizmet sunucusu firma bu empatiyi yapmak zorundadır.
– Taksite bağlanan müşteri, sadık değil, bağımlı müşteridir. Çok defa bu durumda size sadakat duymaz. Aksine sırtında bir yük olarak görür! (12 aylık taksitle, anneciğime aldığım fırının taksitlerini her ay ekstremde görmek hiç hoşuma gitmiyor. Ne büyük hataymış diyorum.)
-Ürününüz havada uçuyor, denizde yüzüyor olabilir ama benim ihtiyacımı görmüyorsa, ‘boşver gitsin’dir!
-Senede bir defa SMS ile doğumgünü kutlamak, yılbaşı tebriği yollamak müşteri ilişkilerinizi ilerletmez. Müşteri olduğunu değil, olmadığını hissettirmek çabalarına girmek gerektir ki, müşteri ailenizin bir parçası olabilsin.
-Siz elinizden her geleni yaparsınız da , sizin yaptıklarınızın yarısını yapmayan firmaya müşteri kaptırırsınız. Burda da, insan psikolojisi, toplum psikolojisi, rakip analizi, bir de her şeye rağmen sebat etmek kavramlarıyla haşir neşir olmak gerektir.
Böyle işte….
Comment here