Bu yazı Basın Hayatı dergisi için hazırladığım bir yazıydı. Paylaşmak istedim.
İnternetin sunduğu alanlar genişledikçe bazı sektörler varlıklarını devam ettirip, ettiremeyeceklerini sorgulamaya başladı. Bu yeni platforma nasıl uyum sağlanacak, nasıl bir geçiş yapılacak ya da hiç geçiş yapılmadan farklı formüller mi devreye girecek? Tüm bu soruları soran alanlardan biri de şüphesiz basın ve yayın sektörü. Dijital yayıncılığın ilerleyişi karşısında bu gelişmeleri kendisi için fırsata mı çevirecek yoksa geleceği için tehdit olarak mı görecek? Net cevaplar vermek şimdilik yanıltıcı olacaktır. Ancak veriler, gelişmeler, örnekler, görüşler üzerinden bir çıkarsama yapmak ve yol almak mümkün.
2015 yılında gösteri yapma hakkını kısıtlayan yasayı protesto etmek için İspanyolların, parlamento önünde yaptığı hologram eylem.
TÜİK’in, 2015 yılı Nisan ayında yaptığı “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” Türkiye genelinde İnternet erişim imkânına sahip hanelerin oranının %69,5 olduğunu açıkladı. Yani yaklaşık on haneden yedisi İnternet erişimine sahip. Önceki yıl bu verinin on hanede beş olduğunu ve yine her on haneden dokuzunda cep telefonu bulunduğunu da hatırlamakta fayda var.
Milenyumla birlikte iyiden iyiye hayatımıza giren İnternet, büyük dönüşümleri de beraberinde getirdi. Bir dönemin fenomeni Altın Rehber’in, bilgisayara uyarlaması gibi algılanan yıllardan, neredeyse her haneye girmesine kadarki süreç 10 yılı aldı. Manuel Castells, sadece ABD için diğer kitle iletişim araçlarının yayılma hızı için şunu aktarmıştır: “Amerika Birleşik Devletleri’nde radyonun 60 milyon insana ulaşması 30 yıl alırken, televizyonun bu yayılma seviyesine ulaşması 15 yıl aldı. İnternet ise, dünya çapında bilgisayar ağının gelişmesini izleyen 3 yıl içerisinde bunu başardı.”
3 milyardan fazla insan İnternet kullanıyor. Ne işimize yarayacağını bilemez olduğumuz zamanlardan, şimdilerde bir ekosisteme dönüşen İnternet, insanlık için yeniliklere, dönüşümlere, heyecanlı bir geleceğe gebe. Ancak bu gelecek birçok sektörü işlevsiz bırakacak gibi görünüyor. Geleceği teknolojiyle şekillendirme arifesinde, fütürist Richard Watson, önümüzdeki 30 yıl içinde artık birer nostaljiye dönüşecek şeyleri şöyle sıralıyor:
Masaüstü bilgisayarlar, AM/FM radyolar, anahtarlar, reality TV, madeni paralar, petrol, web 2.0, normal doğum, Avrupa Birliği, cüzdanlar, ev işleri Watson’a göre 2040 yılına dek hayatımızdan silinecekler arasında. Ancak burada dikkat çekici olan fiziksel gazetelerin 2050 yılında tamamıyla kalkacağına dair öngörüsü. Çünkü aynı zaman diliminde Google’ın da aramızda olmayacağını öngörüyor.
Gazetelerin geleceği
Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin bu denli hızlı gelişmesinden en çok etkilenen medya türünün gazeteler olduğunu belirten Doç. Dr. Celalettin Aktaş, gazete tirajlarının düşmeye, gazetecilerin işlerini kaybetmeye ve hatta toplumda saygınlığı bulunan asırlık gazetelerin bile kapanmaya başladığını ifade ediyor.
Dünya Entelektüel Mülkiyet Örgütü Genel Direktörü Francis Gurry ise, Richard Watson’un öngörüsünü 10 yıl geriye çekerek, kâğıt gazetelerin 2040 yılına kadar ortadan kalkacağını ve yerini dijital gazetelerin alacağını savunuyor. Gelecek Bilimci Ross Dawson da 2040 yılına gelindiğinde 51 ülkede hiç gazete basılmayacağını düşünüyor.
150 yaşındaki “Rocky Mountain News”, 146 yıllık geçmişi bulunan “The Seattle Post-Intelligencer” ve bir asrı deviren “Cristian Sciense Monitor” gazeteleri ile dünyanın en eski haber dergileri arasında yer alan “The Bulletin” dijital medya karşısında kapanmak zorunda kaldı. ABD’li ünlü gazeteci yazar Tom Brokaw da “Wahsington Post”un on yıl sonra kâğıt baskı olarak yayımına son vereceğini söylemekte.
Türkiye’de ise bu konuda en belirgin örnek Radikal gazetesi şüphesiz. Karşılaştığı sıkıntıları evvela logo ve tasarım değişikliği ile gidermeye çalışan Radikal, daha sonra tabloid boyuta geçti. Ancak bir süre sonra birçok personelinin işine son verip, kağıt baskıdan çekilip, sadece online ortamda gazetecilik yapacağını duyurdu. Bu serüven de kısa sürdü ve Mart 2016’da tamamen kapandığını açıklayarak, yayın hayatından çekildi.
Fütürist Ross Dawson sadece Türkiye için değil birçok ülke için kâğıt gazetelerin kalan ömürlerine gün biçtiği tabloya bakınca, basınımızın hala ömrü olduğunu görmek mümkün.
Aslında Dawson bu tabloyu bir medyum olarak öngörmüyor. Ya da bir kehanette bulunmuyor. Bazı gelişmeleri okuyarak bu sonuçlara varıyor. Ancak tüm bunların sadece geleceğe dair senaryolar olduğunu ve bizi geleceğe hazırladığını unutmamak gerek. Peki, Dawson ya da onun gibi düşünenleri kâğıt gazetelerin yakın gelecekte biteceğini düşünmeye iten nedenler nedir? Birkaç başlık altında bu nedenleri vermek gerekirse:
1) Ekonomik gelişmeler
Kâğıt, matbaa, işgücü, dağıtım gibi kalemlerin masrafları, basılı gazeteler için her geçen gün artış göstermekte. Aslında kâğıda basılı gazete çıkarmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Hem maliyetli hem de riskli bir iş olagelmiştir. Basın tarihinin ilk aşamalarından beri sorun olarak ortaya konan unsurlar günümüze kadar güncelliğini korumuştur. Finansal sıkıntılar, basın etiği, sansür, baskı, yetişmiş eleman eksikliği, ilan ve reklam giderleri vs. gibi. Ancak her defasında gazeteler varlıklarına devam etmişlerdir.
2) Teknolojik gelişmeler
Teknolojideki her gelişme gazeteciliğin gelişimine de katkıda bulunmuştur. Bunun yanı sıra bu gelişmeler birçok sektörü olduğu gibi basını da tehdit etmiştir. Örneğin radyonun çıkmasıyla birlikte artık gazete okunmaz denmiştir. Sonuç sanıldığı gibi olmamıştır. Televizyonun yaygınlaşması gazeteleri bitirir denmiş ama yine sonuç beklendiği olmamıştır. Aksine bu mecralar birbirini beslemiş, yakınsamalar yaşanmıştır.
Daha hızlı ve kaliteli baskı teknikleri; taşıma ve ulaştırmadaki modernleşme; iletişim alanında zaman, süre, coğrafi farklılıkların azalması; daha geniş kitlelere ulaşmanın mümkün hale gelişi gibi faktörler basının birçok alt yapı sorununu ortadan kaldırmıştır. Bu anlamda teknolojinin ilerlemesinin faydaları kuşkusuz büyüktür.
Ancak İnternet’in gelişimi peyderpey bazı sektörleri varlık mücadelesine sokmuştur. MS 105. yıldan bu yana kullanılan kâğıt, belki de ilk defa geleceğini sorguluyor. Matbaacılık, dijital gelişmelere kendini nasıl entegre edeceğini tartışıyor. Bankacılık sektörü fiziki şubelerden, online şubelere doğru yol alıyor. Robotlardan ve yapay zekâdan etkilenecek sektör sayısı oldukça fazla. Sürücüsüz araçlar, ehliyet, navigasyon, şoförlük gibi birçok alanı etkileyeceğe benziyor. Hibrid araçların yaygınlaşmasıyla belki de artık petrol ve ürünlerine dair daha az konuşulacak. 3D yazıcılar, sağlık bilimlerinden uzay bilimlerine kadar geniş bir yelpazeyi hareketlendirecek gelişmelere gebe. Uzay turisti ve girişimci Anousheh Ansari, uzaydaki istasyonlara bütün malzemelerin Dünya’dan taşındığını ve bunun belki de 3D yazıcıların gelişmesiyle değişeceğini konferanslarında heyecanla anlatıyor. Teknoloji birilerini korkuturken, birilerini ise heyecanlandırıyor.
3) Tüketici davranışları
TÜİK’in verilerine göre sürekli artış gösteren bir İnternet kullanıcı profili var. Bu yeni insan profilinin iyi analiz edilmesi, değişen ihtiyaçlarına uygun arzların yapılabilmesi gerekiyor. Bir ürün için mağaza mağaza dolaşmak yerine, oturduğu yerden online alışverişi tercih etmeye başlayan tüketici sayısı her geçen artıyor. Öyle ki artık her on kişiden üçü bu yolu seçiyor.
Oturacağı evi, ev arkadaşını, sosyal arkadaşlarını buradan bulan, bankacılık işlemlerini, kira ödemesini, marketten mobilyaya alışverişini, araştırmak istediği konuları bu ortamda gerçekleştiren bu yeni tüketici tipine her sektörün daha dikkatle eğilmesi gerekiyor.
İnternet gazeteleri nasıl etkiliyor?
Dünyanın köklü gazeteleri birer birer fiziki mekânlarını kapatıp, dükkânı online dünyaya taşımaya başladığından beri “Yazılı basın ölüyor mu?” sorusu sorulmakta. Ancak burada dikkatlerden kaçan konu, tamamıyla gazeteciliğe ara verilmemiş, sadece farklı platformlara taşınmış olmalarıdır.
Tirajların istikrarlı bir şekilde düşmeye başlaması, yazılı basın için tehlike çanlarının çalmasına neden oldu. 1990’lı yıllarda tirajlar düştüğünde gazeteler promosyonlar ile bu sorunu aşmaya çalışmıştı. Artık insanlar birçok işini olduğu gibi gazete okumayı da online ortamda yapmayı tercih ediyor. Bu nedenle promosyon vb. uygulamalar bile bu düşüşleri engellemeye yetmiyor.
“İnternet kullanım amaçları dikkate alındığında, 2015 yılının ilk üç ayında internet kullanan bireylerin %80,9’u sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf vb. içerik paylaşırken, bunu %70,2 ile online haber, gazete ya da dergi okuma, %66,3 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, %62,1 ile kendi oluşturduğu metin, görüntü, fotoğraf, video, müzik vb. içerikleri herhangi bir web sitesine paylaşmak üzere yükleme, %59,4 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama takip etti.”
Madem kitleler online ortama kaydı o halde sektörlerin de ibrelerini oraya çevirmesi gerekecek. Peki, yazılı basın bu dönüşümü nasıl gerçekleştirecek? Ne tür yatırımlar yapması gerekecek? Neredeyse her gazetenin web sitesi var. Ancak tek başına web sitesi yeterli mi? Yeterli olmadığını zaman gösterdi. O halde neler yapılmalı? Bu konunun uzmanları uzun uzun bu sorunun cevabını anlatsa da aslında yapılacaklar kısaca şu maddelerle sıralanabilir:
- Hızlı, doğru, etik ve dikkat çekici habercilik yapmak
- Güçlü bir alt yapı kurmak
- Vasıflı işgücüne yatırım yapmak
- Teknolojiyi iyi takip etmek ve bu konudaki gelişmelere uyum sağlayacak esnek bir yapıda olmak.
Teknoloji gazeteciliği nereye götürüyor?
Televizyonun yaygınlaşması ile birlikte basının biteceği düşünülmüştü. Ancak televizyon kendini bilgi vermekten çok eğlence aracına dönüştürünce, basın bu tehdidi kan kaybetse bile savmayı başarmıştı. Reklam pastasından her zaman en büyük dilimi hala TV alıyor. Dijital reklamlar ise geçmiş yıllara kıyasla büyük ilerleme göstererek yazılı basını geride bırakmayı başardı. Reklamcılar Derneği’nin 2015 yılı reklam dağılımlarına yönelik açıkladığı verilere göre %50,51’lik pay TV’lerin, %22,92’lik pay dijitalin ve %16,91’lik pay basının. Bu tablo üzerinde durmak gerek.
Dijital reklamların geliri, basın reklamlarını geçmiş durumda. Yani artık reklamverenler için dijital mecralar basından daha değerli ya da tercih edilir durumda. Televizyon ise hala bütün reklam pastasının yarısını almakta.
İnternetle ilk tanışması masaüstü bilgisayarlarla olan kullanıcılar zamanla dizüstü bilgisayarlara doğru kayma gösterdi. Çünkü teknoloji firmaları daha iyi kullanıcı deneyimi sunabilmek için çok fazla çalışmaya başladı. Akıllı telefonlar ile mobil teknoloji dünyasına ciddi bir adım atılmış oldu. Aslında bu adımla birlikte geleceğin şekillenişi başlamıştı. Taşınması zor, ağır cihazlardan, kablolardan cepte taşınabilir cihazlara geçiş kullanıcıda çok hızlı karşılık buldu. Bu inovatif ürünlerle birlikte aynı anda çok işi yapabilen çok fonksiyonlu ürünler sadece “cep telefonu” olmaktan çıktı. Dokunmatik ekranlar sayesinde birkaç parmağını kullanarak gazetesine, televizyonuna, radyosuna ve daha birçok mecraya kolaylıkla ulaşma işi belki de teknoloji tarihinin dönüm noktalarından oldu.
Akıllı telefonlardan tabletlere geçiş büyük yankı uyandırmadı. Ancak giyilebilir teknolojiler, belki de birgün hiçbir cihazı kullanmadan bugün İnternete bağlanabilen cihazlardan yapabildiği işlemleri yapabileceğinin sinyallerini veriyor kullanıcılara. Habercilik dünyasını yakından ilgilendiren bu teknolojiler tek taraflı haber aktarımını bir sonraki aşamaya taşımaya hazırlanıyor. Bu öyle bir kullanıcı deneyimi ki insanlara olayların içinde olma hissini veriyor. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik olarak karşımıza çıkan uygulamalar için şimdilik gözlük vb. cihazlara ihtiyaç duyulsa da bir süre sonra bunların da yerini daha küçük ve insanların üzerinde taşıyabileceği araçlar alacak gibi görünüyor.
Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) Teknolojileri ve Medyaya Etkileri
360 derece kayıt özelliğine sahip kameralar, hologram teknolojileri ile birlikte habercilik yeni bir anlam kazanmaya başladı. Vikipedi’nin tanımından hareketle lazer ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine holografi denildiğini aktarmış olalım. 2008 yılında CNN International’da haber spikerinin stüdyoya hologramla bağlanması
Ali Kırca’nın Korcan Karar ile hologram habercilik denemesi bir zaman sonra haberciliğin gidebileceği noktalara dair ipuçları veriyor.
Hologram teknolojileri farklı alanlarda kullanımları ile de şaşırtmaya devam ediyor. Örneğin 2015 yılında gösteri yapma hakkını kısıtlayan yasayı protesto etmek için İspanyollar, parlamentolarının önünde hologram eylem yapmışlardı.
Bunun yanı sıra sanal bir şarkıcı olan Hatsune Miku’nun Japonya’da turneye çıkmış olması da hatrı sayılır haberlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Binlerce insan Miku’nun, hologram görüntüsü eşliğinde, konserlerinde söylediği şarkılara, coşkuyla eşlik ediyor, albümleri gerçek şarkıcıları kıskandıracak kadar satılıyor.
Vice News muhabiri Alice Speri, 13 Aralık 2014’te New York’ta polisin siyahlara yönelik güç kullanımı protestolarının arasına 360 derece kayıt özelliğine sahip kamerasıyla girmişti. Sanal gerçeklik (Virtual reality – VR) uygulama örneği sayılan bu girişimi sayesinde izleyiciler kendilerini adeta eylemin ortasında hissetmişlerdi.
Vice News’in bu uygulamasından sonra, BBC, New York Times ve nihayet Associated Press (AP), VR’a yatırımlar yapmaya başladılar. Öyle ki New York Times, Google ile işbirliği yaparak okuyucularına bir milyon adet cardboard dağıttı. Kartondan imal edilmiş cardboardlar sınırlı da olsa kullanıcılara haberlerde VR deneyimi yaşatmıştı. Youtube’un da artık 360 derece videolar yayınlayacağıyla ilgili bilgiler kulislere düşmeye başladı.
Mecralar Arası Yakınsama Basını Etkiler mi?
Basılı materyaller QR (Quick Respose – Hızlı Yanıt) adı verilen uygulamayı kullanmaya başladılar. QR kod, mobil cihazlar aracılığıyla basılı materyalin okutulması, basılı mecradan mobil ortama geçilmesini sağlayan bir uygulama olarak tanımlanabilir. Yazılı olan gazetelerin, görsel, işitsel medyayla yakınsamasını sağlayan bu uygulama artık tehlike altında olan basın için can simidi olarak görüldü. Fakat bu uygulamanın yaygın kullanılmaması nedeniyle şimdilik istenen sonuca ulaşılmadığını söylemek gerek.
Harry Potter izleyicilerinin anımsayacağı üzere orada gazeteler neredeyse canlıdır. Haberler, manşetler, dizgi tamamen gazete gibidir. Ancak olayların fotoğrafının konulduğu bölümlerde fotoğraflar videoya dönüşür. Elinde gazeteyi okuyan kişi aynı zamanda olayı televizyon haberi izler gibi seyreder. Hem kâğıdı hissetmek hem yeknesak habercilikten sıkılmamak hem de dijital dünyanın zenginliğinden faydalanmak adına bu tarz bir gelecek öngörmek mümkün.
Şimdilik bu çok uzak hatta düşsel bir sahne gibi dursa da, “papertab” teknolojisi bunun imkânsız olmadığına dair ipuçları veriyor. Kâğıdın dönüşümü ve dijitalle uyumunun adı diyebileceğimiz papertab, esnek veya bükülebilir ekranlardan oluşuyor. İleride donanımlarında esnek hale gelmesiyle birlikte, kâğıdı ve dijitali bir arada görmek çok uzak olmayacaktır.