Pazarlama çok defa satış, reklam, halka ilişkiler ile karıştırılır. Oysa pazarlama; ürün daha ortada yokken başlayıp, ürün satışı ve satış sonrasına kadar devam eden ciddi ve kontrollü bir süreçtir.Pazarlamacıların da en az pazarlama kadar yanlış algılandığını biliyorum. Yalancılık, dolandırıcılık, abartı, gevezelik pazarlamacılar için yapıştırılan etiketlerdir. Haliyle pazarlamanın da pazarlamacının da işi zordur. Ama bazen öyle hatalar yapıyoruz ki, insanlar ne dese sezadır. En son Fatih Altaylı’nın başına gelenler bize biraz ders veriyor sanırım.
Kampanyaya bak
Geçen hafta babam ani bir rahatsızlık geçirince, kendisini ambulansla hastaneye kaldırdık.
Çok bildik bir ambulans firması. 10 dakika içinde geldiler, aldılar, büyük bir dikkatle hastaneye götürdüler.
Oraya kadar sorun yok.
Babam hastanede, yoğun bakımda, Bizim de yüreğimiz o gün bugündür ağzımızda.
Bizi yanına pek sokmuyor doktorlar, “Bir değişim olursa biz sizi ararız” diyorlar.
Her gün hastaneye gidip 5 dakika görebiliyorum sadece.
Önceki gün telefonum çaldı.
Bir kadın sesi, “Hasta Talat Altaylı’nın bir yakınıyla mı görüşüyorum” dedi.
Bende el ayak boşandı. Bir hastanın yakını böyle bir tonlamayla niye aranır ki!
Her türlü habere hazırlıklı bir biçimde, sesim titreyerek “Buyrun” dedim.
Efendim ambulans hizmetlerinde kampanyaları varmış, bu kampanyadan yararlanmak istiyor muymuşum!
“Hanımefendi siz mi manyaksınız, amirleriniz mi? Bir hasta yakını böyle aranır mı? Ambulans hizmetinin kampanyası mı olur” deyip suratına kapattım.
Sizce ayıp mı ettim?