10 gün kadar önce katıldığım, Globalleşme ve Markalaşma adlı söyleşide konu markaya ve Hülya Avşar’a dayanınca, her zamanki gibi insanların ikiye ayrıldığını gördüm. Bir taraf Hülya markadır derken, başka bir taraf şiddetle marka değildir diyordu.
Amerikan Pazarlama Birliği markayı;
“Bir ürün ya da bir grup satıcının ürünlerini ya da hizmetlerini belirlemeye, tanımlamaya ve rakiplerin ürünlerinden ya da hizmetlerinden farklılaştırmaya, ayırt etmeye yarayan, isim, terim, işaret, sembol, tasarım, şekil ya da tüm bunların bileşimi.” şeklinde tanımlamış.
Yani birbirinin aynı iki tişörtten birinin sol cebe denk gelen yerine ufak, yeşil bir timsah logosu dikince, bu tişörtlerden biri marka (Lacoste olsun mesela bu marka) ve benzerlerinden iki misli pahalı oluyor, diğeri ise düz tişört. Bu ürünlerden ikisinin de beklenenleri herhangi bir şekilde karşılamaması üzerine verilen tepki,
– Marka olmayan ürünü ya aldığımız yere gidip şikayetimizi belirtiriz ya da aman zaten marka bile değildi diye es geçeriz.
– Marka olanı içinse hayal kırıklığımız daha büyük ve markayı üreten firmanın burnundan getirmek şeklinde oluyor.
Hülya’nın zihnimizde çok iyi bir algısı olduğu / olmadığı için onu marka kabul etmiyor olabiliriz ama unutmamalıyız ki, o show businessin en önemli ürünlerinden biri. Peki onu diğerlerinden ayıran özellik, işaret ne derseniz; ebette yüzü derim. Onu diğerlerinden ayıran yüzüdür. Duruşu ve sonra işleridir.
Neredeyse 25 yıldır o hep göz önünde. Birçok konuda ilklerin kadını oldu ve neye elini attı ise yaptı. Biraz daha iyi yönlendirilse Hollywood’da olması içten bile değildi. Ardında izlenilesi birçok film ve ödül bıraktı. Daha iyilerini de yapacağını düşünmekteyim. Yaptıkları sektöründekiler tarafından takip edildi, taklit edildi. Konuşuldu ve konuştu. Zihnimizde öyle ya da böyle sıkı bir yer edindi. Sırf onun kardeşi, annesi, arkadaşı diye birileri rant elde ediyor. Hülya Avşar markadır. Kim ne derse desin. Ama iyi ama kötü…
Markaya ve olaylara bakışım pazarlama profesyonellerince biraz basit bulunabilir ama Amerikalı köylülerin hayvanlarını birbirinden ayırmak için üzerlerine bastıkları demir damgaya daha fazla paye yüklemeyi de gönlüm elvermiyor.
Bkz: The Corparation
Comment here