İş ahlâkı kavramı okullarda ders olarak öğretilmez, bu başlık adı altında sınava girmeyiz. İş başvurularında iş ahlâkını ölçen testlere, görüşmelere muhatap olmayız. Bu konu yıllar içerisinde, yaşanılarak öğrenilir. Her ne kadar her bireyin ve toplumun kendine göre bir “ahlâk” anlayışı gelişse de, ortak bir ahlâk anlayışı da zamanla oluşur.
28 yaşımdayım. İşyerlerinde iş ahlakı ihlallerinden az çekmedim. Satışçılar ya da müşteri temsilcilerinin, işten ayrılırken müşterileri de götürmesi ve yeni firmalara “kendi pörtföyüm var” diyerek gitmesini hiç hazmedemem. İş ilanlarında “Pörtföyü olan eleman alınacaktır.” ibaresine de sinir olurum. Bir şirkette takım ruhu vardır. Müşteri, bireyin değil firmanın müşterisidir. Bu fikrin tersi davranış ya da uygulamalar benim iş ahlakıma aykırıdır.
Bayan olduğum için ücret ayrımcılığına maruz kalmayı da iş ahlakına zıt bir durum addederim. İş başvurularımın birçoğu fiziksel nedenler ile reddedilmiştir ki, bu ciddi ciddi bir iş ahlâkı sorunudur. (8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne göndermedir.)
Satış yapmak için müşteriye firmanın karşılayamayacağı rüşvetler teklif etmek iş ahlâkını zorlar. Rüşvet başlı başına bir ahlâk sorunudur.
İş ahlakı zor edinilen bir erdem. İşimiz salt proje bulmak, uygulamak, yönetmek, para kazanmak, kâr elde etmek değildir, olmamalıdır. İnsan olmak ahlâklı olmayı gerektirir. Güzel ahlâkla ahlâklanmak ve iş etiğini zihnimizin bir kısmında hep canlı tutmak ümidi ile.