Malumunuz İstanbul 2010’da dünya başkenti olacak. Afiş çalışmaları arasında bir yarışma yapılmıştı ve sonuçta bir birinci belirlendi. Ben çok beğendim bu afişi. Bizce çok manidar ama yabancılar bu afişten bizim anladıklarımızı anlayabilecek mi çok emin değilim. Türk kahvesi, lokum, boğaz ve camilerimiz tek bir kareye bu kadar yakışabilirdi. Bu cami unsuruna birileri takılacaktır mutlaka.
İki yıl önceki Marketingist’te, Zeynep Göğüş’ün moderatörlüğünde gerçekleşen “Bir Ülke Nasıl Marka Olur?” panelinde konuşmacılardan Bill Colegrave’a (Superbrands), katılımcılardan biri, Türkiye tanıtım afişindeki cami resminin bizim marka olma imajımıza zarar verdiğini ima eden bir soru sormuştu. Soru beni olduğu kadar Colegrave’ı da şaşırttı. Mimar Sinan gibi bir ustanın elinden çıkan eserlere sahip olamayan bir dünya var. Gurur duyulası bir ülke, gurur duyulası İstanbul. Elimizle bozduğumuz her şeyi için bu kentten özür dilerim. Hala dünyanın en güzel kenti. 2010’a kadar çok iyi hazırlanmak ve çok değil 3 yıl sonrasına bu etiketin hakkını vermek ümidiyle.
Biliyorum hepiniz 2010 için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Şimdiden kolaylıklar. Zihniniz açık olsun.