Uzun yollar aşarak işyerime ulaşabildiğim için yolda kitap okumak ve müzik dinlemek için bolca vaktim oluyor diyebilirim. Ama mp3 playerim miadını doldurup beni terk etmeye karar verince -Aslında iyi de oldu bir bakıma. İpod almak için fırsat doğdu diyordum içimden.- ben de yolda müzik dinleyebileceğim başka bir cihaz aramaya başladım. İşe web sitelerinden başladım. Yok, yok, yok! İçime sinen cebime, cebime sinen içime sinmedi. Ben de Doğubank’ın yolunu tuttum. I ıhh. Yine olmadı. Sırf swarowski taşlarla süslenmiş diye, pembe ve belleği düşük bir ipoda dünyanın parasını vermek istemedim. Yani ellerim boş döndüm oradan.
Sonra nerden estiyse Tio’ya bakasım geldi. İşyerinde saat 15:30 sularında gözüme kestirdiğim bir mp3 player siparişi verdim. Aslında derdim biraz da siteyi test etmekti. Oldukça ucuz bir üründü seçtiğim. Hem başkalarının yorumlarına bakılırsa fena da sayılmazdı. Cihazı en iyimser yaklaşımla 2 gün sonra elimde bulacağımı düşünüyordum.
Siparişi verdiğimin ertesi günü, saat 12.00’de ürün elimdeydi. Siparişi vereli 24 saat bile olmamıştı. Şok oldum desem.
Paketi açtım ve ürünü kurcalamaya başladım. Hem Tio’ya hem mp3 playerim Piranha’ya teşekkür etmem gerekir. Beni şaşırttıkları için.
Müşteriyi şaşırtmak iyi bir durum.
Demek ki neymiş; (Farketing edasıyla:) ) Çok defa müşteriyi olumlu yönde şaşırtmak, müşterinin kalbini kazanmayı sağlayabiliyormuş. Müşterinin kalbini kazanmayı kim istemez ki?
Not:
1) Bu ürün güzel bir ipod alana dek meşgale olsun diye alınmıştır:)
2) Ürün benim tüm hor kullanımıma dayanmış ve testi “iyi” alarak geçmiştir:)