Pazarlama

Yaşasın Misafirler = Müşteriler!

Senin olmadığın yerde yaşamanın imkânı yok!
İ. Tatlıses’in şarkısından alıntı

Ev halidir; her an derli-toplu olmak mümkün olmaz. Her zaman cıncık gibi (Sivas ağzı ile ‘cam gibi’) olmaz. Bazen bırakın düzeni, düzensizliği bile gözümüze batmaz. Ta ki, eve bir misafirin geleceği haberi alınana dek! Bomba tesiri gibidir, eve misafir geleceği haberi:) Hasta bile olsak, canavar bir performansla, önce ortalığa çekidüzen veririz. Sonrasında, istikamet mutfaktır. Haliyle dünkü yemeği veremeyeceğinize göre, hemen harikalar için eller sıvanır. Caniniz çıkmıştır ama son olarak bir de aynaya bakmak lazımdır. Sıra nihayet kendimize gelmiştir. Tabi evde çoluk-çocuk yoksa:) Misafir kapının zilini çalana dek, hazırlıklar sürer de sürer. Neyse ki, içimiz rahattır. Her şey tamam görünmektedir. Oh be!

Anlatmadan geçemeyeceğim. Bizim evde 4 kız var. Bir de dehasıyla beni hep hayrete düşüren bir anne:) Eğer o gün kızlar olarak, kendimize günü tatil ilan etmişsek ve herkes bir tarafa çekilmiş, evle ilgilenmiyorsa, annemin dehasına maruz kalırız. Ne eder eder başarır ve eve getirecek birkaç misafir bulur. Tatil planları bitmiş, 4 kız evde ‘Kakılmış’ moduyla çalışmaya başlamıştır bile. Çünkü, gelen misafirler evdeki kızların sayısına binaen, bırakın düzensiz bir evi, duvardaki tablonun azıcık kaymış olmasını bile laf arasına sokuşturmayı başarırlar. Gel de annenin dehasına baş eğme!

Bu örneği şirketlere uyarlayalım mı? Aynı yerde sürekli olmak, rutine bağlanmış isleri yapmak, bazı unsurların gözümüze batmasını engeller ve eskilerin tabiriyle ‘ünsiyet’ olur. Bundan kurtulmanın en iyi yolu, müşterilerinizi şirketinize davet etmenizdir. Öyle zaman olur ki, müşteri ile temasınız, telefon ve mail trafiğinden ibaret kalır. Eğer müşterilerinizin sayısı çok fazla ise, özel müşterilerinizi belirleyin ve onları şirketinizde ağırlayın. Onore edin! Şirkete müşterilerin geleceğini bilmek bile, etrafımıza farklı bir gözle bakmamıza neden olur. Hatta bazı unsurlara, ‘Ya ben bunu daha önce nasıl görmedim? Nasıl oldu da beni rahatsız etmedi?’ gözüyle bakmaya başlarsınız. Bazı şeyler yer değiştirir. Önce kendi görüntüsüne, sonra kendi odasına, en son başka odalılara ve şirkete bakan göz –tabi bakıyorsa- işlev değiştiriverir. İşte, tam burada annemin sloganı devreye girer:

Yaşasın misafirler!
YAŞASIN MÜŞTERILER!

Comment here